DEVAMI....


Tarihin izlerini barındıran şu topraklarda olacak görüntüler değil bunlar. Neden temiz bir çevrede yaşamamak için mücadele içindeyiz? Yine aynı yere gelecek, yine pikniğini yapacak ve hatta daha önce attığı çöpün üzerine bir yenisini atacak. Şu görüntü kirliliği oluşturanlar neden alt tarafı mangalını, pikniğini yapıp güzelce çöpünü yanda taşıyıp ilk gördüğü çöp kutusuna atmaz ki.? Bu kadar zor mu? Fatma Kadın Koyunun bu halde olması gelip görenleri de bizleri de yüreklerimizi adeta parçaladı.
Buraya ilk kez gelip gören doğa sever iki mimar olarak, topluma, çevreye, turizme daha güzel katkı olabilecek akla ilk gelen basit yapılacakları şöyle bir sıraya koyduk….
Otobüs, minibüs tüm araçların tamamen etrafı görseli güzel, çepeçevre kapalı, bir güvenlik kontrolü kapısından geçmek kaydı ile koyun solundaki çadır kentin gerisine doğru yani geniş ayçiçeği tarlasını da kullanıma açıp otopark olarak kullanılmalıydı... Düzenlenmiş sıralı otoparkın, dinlenme tesisten uzak olması hem gürültü, hem de çevreye yayacak araçların yansıtacağı sıcaklığından uzaklaştırılmalıydı…
Koyun solu ve gerekli noktaları belki hızlı büyüyen sık ağaçlar dikilmeliydi…
Duş ve tuvalet sayısı artırılmalıydı.
Gece kalınabilecek nezih bir kamp alanı oluşturulmalıydı, günübirlik ziyaretçilerine daha iyi hizmet için belki genişçe bir restoran veya çok daha büyük bir büfe ile hizmet edilmeliydi…
Öyle isteyen elini kolunu sallayıp girmemeli, çöpünü sağa sola istediği gibi atıp bırakmamalı, kafasına göre çadırını kurup bir de dört mevsim bırakıp yine canı istediğinde gelip gitmemeli…
Aslında güzel bir beldenin böylesine güzel bir koyun içinde böyle bir tesis sadece koyun yarısına ait olması yerine, koyun tamamına ihale edilmiş tek işletmeciye verilmeliydi...Böylelikle tek elden sahip olacak şekilde düzenleme yapılmalı ve koyun tamamı tek kullanıma açık olmalıydı.
Buraya tatil için kültür, tarihi yaşayabilmek için gelecek yerli, yabancı turistler için daha kaliteli, daha güvenli, daha medeni bir ortamda herkes mutlu ve huzurlu olabilir. Bu ve bunun gibi yerlerde tabiî ki kiraya veren idarenin de kira öncesi mutlak bir alt yapıyı oluşturması kurması gerekli en azından elektrik, su, yol, çevre güvenliği , ağaçlandırma gibi hazırlanmış bir alan muhakkak olmalı. Zaten kiralayan işletmecilere olanak sağlandığında elinde geleni fazlasıyla güzelleştirmek için yapacaklardır.

Koyun sağındaki yoğun ağaçlıklı tesis gezgincilerin, maceracıların, ailelerin soluklanabileceği, gece çadır tatili ile konaklamak isteyebileceği küçük ama çok güzel bir kamp alanı olabilecek nitelikte, fakat sebebini anlayamadığımız bir şekilde yasakmış.
Peki, sorarım resmi işletilen kiralanıp kurulmuş tesiste kamp yapmak yasak olduğu halde neden tesisin yerine, koyun sol kısmı Fatma kadın çeşmesi yanı bir sürü düzensiz, keyfi kurulup gidilmiş, kimin olduğu belli olmayan, etrafı çöplük gibi çadırlara müsaade var… Sorarım ne demeli buraya? Akıl alacak gibi değil.
Umarız bu duruma yetkililer bir an önce el atar konuya sahip çıkar gereğini yapıp düzeltirler. Tek çatı altında toplanacak kontrollü temiz bir kamp alanı olur burada.


( Fatma Kadın Koyu’nun kumluk, sığ mis gibi sığ denizinde kim yüzmek istemez - Fotoğraf: Mustafa ATABEY )

http://www.denizticaretgazetesi.org/omur_atila_gelibolu_-_saroz_-_fatma_kadin_koyu_yazi439.htmlTarihin izlerini barındıran şu topraklarda olacak görüntüler değil bunlar. Neden temiz bir çevrede yaşamamak için mücadele içindeyiz? Yine aynı yere gelecek, yine pikniğini yapacak ve hatta daha önce attığı çöpün üzerine bir yenisini atacak. Şu görüntü kirliliği oluşturanlar neden alt tarafı mangalını, pikniğini yapıp güzelce çöpünü yanda taşıyıp ilk gördüğü çöp kutusuna atmaz ki.? Bu kadar zor mu? Fatma Kadın Koyunun bu halde olması gelip görenleri de bizleri de yüreklerimizi adeta parçaladı.
Buraya ilk kez gelip gören doğa sever iki mimar olarak, topluma, çevreye, turizme daha güzel katkı olabilecek akla ilk gelen basit yapılacakları şöyle bir sıraya koyduk….
Otobüs, minibüs tüm araçların tamamen etrafı görseli güzel, çepeçevre kapalı, bir güvenlik kontrolü kapısından geçmek kaydı ile koyun solundaki çadır kentin gerisine doğru yani geniş ayçiçeği tarlasını da kullanıma açıp otopark olarak kullanılmalıydı... Düzenlenmiş sıralı otoparkın, dinlenme tesisten uzak olması hem gürültü, hem de çevreye yayacak araçların yansıtacağı sıcaklığından uzaklaştırılmalıydı…
Koyun solu ve gerekli noktaları belki hızlı büyüyen sık ağaçlar dikilmeliydi…
Duş ve tuvalet sayısı artırılmalıydı.
Gece kalınabilecek nezih bir kamp alanı oluşturulmalıydı, günübirlik ziyaretçilerine daha iyi hizmet için belki genişçe bir restoran veya çok daha büyük bir büfe ile hizmet edilmeliydi…
Öyle isteyen elini kolunu sallayıp girmemeli, çöpünü sağa sola istediği gibi atıp bırakmamalı, kafasına göre çadırını kurup bir de dört mevsim bırakıp yine canı istediğinde gelip gitmemeli…
Aslında güzel bir beldenin böylesine güzel bir koyun içinde böyle bir tesis sadece koyun yarısına ait olması yerine, koyun tamamına ihale edilmiş tek işletmeciye verilmeliydi...Böylelikle tek elden sahip olacak şekilde düzenleme yapılmalı ve koyun tamamı tek kullanıma açık olmalıydı.
Buraya tatil için kültür, tarihi yaşayabilmek için gelecek yerli, yabancı turistler için daha kaliteli, daha güvenli, daha medeni bir ortamda herkes mutlu ve huzurlu olabilir. Bu ve bunun gibi yerlerde tabiî ki kiraya veren idarenin de kira öncesi mutlak bir alt yapıyı oluşturması kurması gerekli en azından elektrik, su, yol, çevre güvenliği , ağaçlandırma gibi hazırlanmış bir alan muhakkak olmalı. Zaten kiralayan işletmecilere olanak sağlandığında elinde geleni fazlasıyla güzelleştirmek için yapacaklardır.

Koyun sağındaki yoğun ağaçlıklı tesis gezgincilerin, maceracıların, ailelerin soluklanabileceği, gece çadır tatili ile konaklamak isteyebileceği küçük ama çok güzel bir kamp alanı olabilecek nitelikte, fakat sebebini anlayamadığımız bir şekilde yasakmış.
Peki, sorarım resmi işletilen kiralanıp kurulmuş tesiste kamp yapmak yasak olduğu halde neden tesisin yerine, koyun sol kısmı Fatma kadın çeşmesi yanı bir sürü düzensiz, keyfi kurulup gidilmiş, kimin olduğu belli olmayan, etrafı çöplük gibi çadırlara müsaade var… Sorarım ne demeli buraya? Akıl alacak gibi değil.
Umarız bu duruma yetkililer bir an önce el atar konuya sahip çıkar gereğini yapıp düzeltirler. Tek çatı altında toplanacak kontrollü temiz bir kamp alanı olur burada.


( Fatma Kadın Koyu’nun kumluk, sığ mis gibi sığ denizinde kim yüzmek istemez - Fotoğraf: Mustafa ATABEY )


(Fatma Kadın Koyu, tertemiz Su altı - Fotoğraf: Mustafa ATABEY )


(Fatma Kadın koyu – Fotoğraf: Mustafa ATABEY)
Kim gözünü kapatıp yıldızların altında dalga sesleri ile uymak istemez. Kim sabah kalktığında denize sıfır bir sabah suyu yapıp ağaçların altında sevdikleri ile çayını yudumlamak istemez.
Gelibolu tarihi yarım adası, Gelibolu belediyesi sınırları içersinde kalan Güneyli köyü’nün gözdesi, Fatma Kadın Koyuna sahip çıkıp öncelikle buraya her araç sahibinin daha rahatça ulaşılabileceği uygun bir yol götürerek turizmime katkıda bulunmalı. Ülkemizin tanıtımında, yurt içi, yurt dışı olsun gezginlerin turistlerin memnuniyeti ile birbirlerine en güzel reklâmadır tavsiye etmek. Bir kişi on kişiye söyler, on kişi bir bakmışsınız bin kişiye anlatmış. Ülkemiz turizmi için tüm kurumların el ele verip gereksiz engelleri, formaliteleri kaldırıp ülkesini seven herkes elini taşın altına sokup gereğini yapmalı. Tüm yapılacak iyi niyetli çalışmalar hepimizin geleceği yarınlarımıza da miras olacaktır.

Fatma kadın koyuna ve burası gibi daha bilmediğimiz yerlere de gereken hassasiyeti göstermelerini tüm idarelerden, vatanseverlerden beklemek en güzel dileğimiz olsun.



Bir sonraki yazı dizimde görüşmek üzere sağlıcakla kalın…
Ömür ATİLA ( denizci & mimar ) araştırmacı yazar.