Hayatımda çoluk çocuk olmadığına göre, devamlı kafamı kurcalayan içimde yanıp tutuşan bir şey var uzun zamandır.

Yelkenli bir tekne ile alıp başını gitmek...
Tabii ki bunun için cepte para olmadan, tam anlamıyla bir bilinmeze doğru yola çıkabilecek cesaretin de olması gerekiyor, ve bu bende var işte !

Peki, bunun için ne ve ne kadar para gerekiyor ?

Araştırmalarımda aşağıdaki tecrübe yazısını buldum;





Her şeyden önce olmazsa olmaz bir şey var tabii ki: bir tane tekne.

Bu teknenin ne kadara mal olabileceğini, nasıl bir teknenin uzun yol için uygun olduğunu ilerdeki yazılarımda paylaşacağım. Bu yazıda, şu anda bir tekneniz olduğunu varsayarak günlük giderleriniz için bir fikir vermeye çalışacağım.
Sürekli tekrarlıyorum, tekneyle uzun yola çıkmayı basit bir seyahat olarak algılamayın. Tekne eviniz, siz de bu evle birlikte yer değiştiriyorsunuz. Dolayısıyla yapacağınız harcama şehirde sabit bir yerde yaşarken yapacağınız harcamadan çok farklı değil. Yaşamak için ne yaparsınız? Markete gider, yiyecek, içecek, temizlik malzemesi alırsınız. Hafta sonları ne yaparsınız? Kiminiz güzel bir restorana, kiminiz bir gece kulübüne, kiminiz de dağa, bayıra yürüyüş yapmaya gitmekten hoşlanır. Arada bir de üstünüze, başınıza giyecek almak için mağazaları turlarsınız. İşte, bütün bu alışkanlıklarınızı, yaşam biçiminizi dünyanın neresine giderseniz gidin, nasıl yaşarsanız yaşayın beraberinizde götürüyorsunuz. “Denizci, yelkenci” gibi genel tanımlamaları ben son derece yanlış buluyorum. Genel olarak girebileceğiniz tek tanım “insan” bence…
Geçenlerde biri kalkmış, bir arkadaşa “sen daha iyi denizci olamamışsın, teknene sürekli misafir çağırıyorsun, denizci dediğin teknesinde yalnız yaşar” demiş. Adam kendi hayata bakış biçimini herkese dayatmak istiyor! Bir tekne alıp içinde yaşamaya, ya da bazen bir yerlere deniz aracılığıyla gitmeye karar vermişseniz, teknenizde her gün 25 kişiyle parti yapsanız da denizcisinizdir, hayatınız boyunca teknenize bir Allah’ın kulunu davet etmeseniz de…
Biraz kendi tecrübelerimi paylaşayım. Ben şehirdeyken bir sürü hobiyle uğraşıyorum. Hafta sonları bir araca atlayıp farklı yerleri görmek benim için olmazsa olmaz bir yaşam biçimi. Bunun yanında gece kulüpleriyle, pahalı restoranlarla hiçbir zaman ilgim olmadı. Bu bana yoldayken nasıl geri döndü? Tekneyle limandan limana gitmek, sadece deniz kenarıyla kısıtlı kalmak beni tatmin etmedi. Bulduğum her fırsatta kimi zaman araç kiralayarak, kimi zaman toplu taşıma araçlarını kullanarak daha fazla yeri görmeye gayret ettim. Bunun yanında teknesini asla terk etmeyen, kıyı şeridini yıllar boyunca bırakmayan bir sürü insan gördüm. Bunun yanında bu insanların bir kısmı şartlar uygun olduğunda pahalı bir restorana gidip romantik bir akşam geçmeyi çok seviyorlardı.
Bu tür farklı yaşam biçimleri bütçeyi ister istemez çok etkiliyor. Bu tür hesaplamalar için şehirde harcadığınızı hesaplamanız yeterli. Teknede basit bir yaşam için gereken aylık harcamaları iki kişi için aşağı yukarı şöyle sıralayabilirim:
- Yiyecek, içecek, temizlik malzemeleri (aylık süpermarket alışverişi): 300 dolar;
- Mazot (teknenin büyüklüğüne ve bulunulan yere göre değişir, ama 12 metrelik bir tekneniz ve 40 beygirlik motorunuz olduğunu, motoru da az kullandığınızı varsayıyorum): 100 dolar;
- Arada bir dışarıda yeme, eğlenme: 200 dolar.
Burada aylık 600 dolar gibi bir rakam çıkıyor. Bunu yıla dönüştürürsek 7200 dolar gibi bir şey çıkar. Tekneyi senede bir karaya alıp bakım yapmanız gerekiyor. Tüm boya ve temel tamir işlerini kendi başınıza yaptığınızı düşünürsek, en az 1000 dolar gider. Teknenin illa ki bir şeyleri arıza çıkaracak ve bunu değiştirmeniz gerekecek, bunun için de senelik 2000 dolar koyalım.
Sıra geldi marinalara. Marina denen yat limanlarını dünyada turizm hizmetinin olduğu kısıtlı sayıda yerde bulabiliyorsunuz. Tekne içinde sürekli yaşayıp hareket halinde bulunan denizciler genel olarak bu az sayıdaki marinalara da fazla uğramazlar. Ama yine de arada bir canınız rahat bir ortam, suya dikkat etmeden duş alma olanakları isteyebiliyor. O yüzden ayda birkaç gün marinaya girdiğinizi varsayarak yıllık 1000 dolar da marina giderlerine koyalım.
Sağlık harcamaları epeyce muallâk bir konu. Ben 3 senelik dünya turu boyunca iki defa diş hekimine, iki defa da doktora gittim. Sophie bir keresinde göğsündeki yumru nedeniyle çok genel bir kontrolden geçmek zorunda kaldı. Toplasanız, 3 senede iki kişi 500 dolardan fazla sağlık için harcamamışızdır. Ama bu genel bir kural değil elbette. Çok sağlamcıysanız uluslar arası geçerliliği olan bir sağlık sigortası yaptırmalısınız. Bu da kapsadığı tedavi şekline göre çok değişiklikler gösteriyor. Diyelim ki oldukça sağlıklısınız ve sadece kaza ya da ağır hastalık durumunda yatarak tedavi poliçesini aldınız. Bunun için sizden iki kişi için yıllık 2000 dolar gibi bir rakam alacaklardır.
Teknenin yelkenlerini ortalama 3 senede bir değiştirmeniz gerekecek. Bu boyda bir teknenin yelkenleri, Tayland’da bile yaptırsanız 6000 doların altına mal olmaz. Bunu yıla indirgerseniz 2000 dolar yıllık yapar.
Tekne sigortasına gelince… Sigorta şirketleri okyanuslara açılan teknelere sigorta yapmak istemiyor. Ben birkaç tane kitabına uydurup bu sigortayı edinmiş tekne gördüm, ama çok fahiş primler ödemek zorunda kalıyorsunuz. Bu yüzden tekne sigortasını harcamalara koymuyorum. Çok sağlam bir tekneniz olması, dikkatli planlama, navigasyon ve demirleme en büyük sigortanız olacak.
Şimdiye kadar söylediklerimizi alt alta topladığımızda 15200 dolar buluruz. Hesaplarımızın dışında çıkabilecek şeylere, arızalara karşı da 2000 dolar, iki kişi için giyecek harcamalarına da 1000 dolar koyarsak yıllık 20200 dolar gibi bir şey çıkar. Bunu aya çevirirsek, demek ki elinize ayda 1500 – 2000 dolar civarında bir para gelebiliyorsa 12 metrelik bir tekneyle 2 kişi okyanuslara açılabilirsiniz. Ayda 2000 – 2500 dolar geçiyorsa oldukça rahat eder, senede bir yurda uçakla gidip gelmeyi bile düşünebilirsiniz.
Yukarda yaptığım hesap çok genel bir ortalama. Kalkıp bir seneyi Fransa, İtalya sahillerinde geçirmeye karar verirseniz bu rakamı en az üçle çarpmanız gerekir. Yok, Güney Amerika’nın balta girmemiş ormanlarında kaybolmak ister, bir sene boyunca insan yüzü görmek istemezseniz bunu üçe, hatta beşe bölmelisiniz.
Teknenin boyu da önemli elbette. Bu hesapları 12 değil de 10 metrelik bir tekne için yaparsanız teknenin yıllık masrafı yarı yarıya azalır. Ama tekne çok küçük olursa, mutfakta iki büklüm yemek yapmak zorunda kalıyorsanız, bu sefer de karadayken, fırsat buldukça dışarıda yemeye çalışıyor insan. O zaman ister istemez restoran masrafı bütçeye ekleniyor. Buna dikkat edildiğinde 9 – 10 metrelik bir tekneyle aylık harcamaları 1000 – 1500 dolarlara indirmek mümkün olabilir.
Eğer arada bir yurdunuza uçakla dönmek istiyorsanız bulunduğunuz bölgeden uçakla gidiş gelişi de bütçeye koymalısınız. Benim bütçem buna elvermediğinden ben 3 senelik tur boyunca hiç yurda gelip gidemedim.
Tabii diyeceksiniz: “çalışmadan biz bu kadar parayı nereden bulalım?” Uç noktadan bir örnek vereyim. Samoa’da atmışlı yaşlarının sonunda Kazak bir denizciye rastlamıştık. Adam evinin balkonunda ürettiği kontrplak üzerine elyaf kaplama, 5 metrelik teknesiyle dünya turu yapıyordu. Eline geçen yegâne para emeklilik maaşıydı, o da altı üstü 100 (yüz) dolardı… Adamcağız parasızlıktan teknesine minik de olsa bir bot alamamış, demir yerinden kıyıya her defasında yüzerek geçiyordu. Bize çok sefalet çekiyormuş gibi gelen bu kazak denizci durumundan hiç şikâyetçi değildi. Bu yaşına kadar hayalini kurduğu şeyi yapıyor olmaktan dolayı son derece mutlu ve gururlu bir hali vardı.
Anlayacağınız, yukarıda verdiğim rakam sizin hayal gücünüze ve yaşam standardınıza göre çok aşağılara inebilir. Çalışmadan para kazanmanın en akla yatkın yolu emekli olmak. Türkiye’de emekli maaşları pek bir şeye benzemiyorsa da iki kişinin maaşıyla bir şeyler yapmak mümkün. Hele bir eviniz varsa yola çıkarken bunu kiraya verebilirsiniz. Bu durumda elinize hesabını yaptığımız rakamlar geçebilecektir. Benim gibi çok sabırsızsanız ve emekliliği bekleyemiyorsanız, elinizde yeterli paranız da yoksa iki alternatifiniz var: ya şartları çok zorlayacak ve sponsor bulacaksınız, ya da yolda çalışıp para kazanacaksınız.
Bugünlerde her tekne sahibi bir sponsor bulup denize açılmayı düşünüyor. Fakat unutmayın ki sponsorluk aslında bir reklam faaliyetinden başka bir şey değildir. Size maddi destek sağlayacak olan firmaların kendi adlarını medyada görmekten başka bir beklentisi yoktur. Medyaya nasıl çıkacaksınız? Artık sıradan bir hal almış olan “yelkenli tekneyle dünya turu” gibi kavramlarla medyanın ilgisini çekme şansınız yok. Başka şeyler bulmanız gerekecek. Medya “ilk” lafını çok sever. Ben “Türkiye’de ilk solo dünya turu” kavramıyla başladım, yolda “Macellan Boğazı’nda ilk Türk” kavramına çevirdim, bunlar doğal olarak medyanın ilgisini çekti. Medyanın ilgisini sadece yaptığınız şeyle çekmek yetmez, bunu göstermeyi de bilmeniz gerekiyor. Öyle bir niyetiniz varsa fotoğraf, video kurslarına gitmenizi ve görsel medyaya odaklanmanızı tavsiye ederim.
Yoldayken çalışıp para kazanma hayal gücünüzün ve kabiliyetinizin sınırları içinde olan bir şey. İyi bir müzisyenseniz yol boyunca restoranlarda, barlarda çalışabilirsiniz; elinizden tekne onarımıyla ilgili çok iş gelebilir, bunu marinalarda paraya çevirebilirsiniz; doktorsanız uzak yol denizcilerinin yoğun olduğu limanlara gidebilir ve onlara servis verebilirsiniz; teknenizle uzun okyanus geçişlerinde charter yapabilirsiniz; bilgisayarı çok iyi biliyorsanız tekne camiasına vereceğiniz servis sizi yaşatacak kadar para kazandıracaktır. Bu listeyi hayal gücünüzü kullanarak uzatmak tamamen sizin elinizde...

Hakan Öge