wikipedi genel bilgiler ile başlayalım.






Güney Afrika Cumhuriyeti ya da daha yaygın kullanımı ile Güney Afrika, Afrika kıtasının güneyinde yer alan bir ülkedir. Ülkenin sınır komşularını (kuzeyden saat yönünde ilerlendiğinde) Botsvana, Zimbabve, Mozambik, Svaziland ve Namibya oluştururken ülkenin güneydoğusunda Hint Okyanusu, güneY ve güneybatısında Atlas Okyanusu bulunmaktadır. Bu ülkelerin haricinde Lesotho'da da tamamen Güney Afrika Cumhuriyeti toprakları içinde yer alan bir ülke olarak Güney Afrika ile tüm sınırlarını paylaşmaktadır. Güney Afrika'da yürütme başkenti Pretoria, yasama başkenti Cape Town, yargı başkenti Bloemfontein[6] olmak üzere üç başkent bulunmaktadır.

Güney Afrika Cumhuriyeti sahip olduğu 1.219.912 km² yüz ölçümü ile dünyanın en büyük 24. ülkesi konumundadır. yaklaşık türkiyenin 1.5 katı büyüklüğünde toprakları vardır.

Ülke genelinde zengin de bir yaban hayat bulunmaktadır. Burada bulunan birçok ulusal parklar ile oluşturulan yaban hayatı koruma bölgeleri sayesinde birçok yaban hayvan gözlemlenebilmektedir. Güney Afrika Cumhuriyeti 300'den fazla memeli hayvan, 500'den fazla kuş türü, 100'den fazla sürüngen hayvan ile birçok böcek ailesine ait hayvana ev sahipliği yapmaktadır. Afrika kıtasının Beş Büyük hayvanı olarak adlandırılan Afrika mandası, Afrika leoparı, aslan , Afrika fili ve kara gergedanı ülkede yaşamaktadır. Bunların haricinde impala, büyük kudu, gnu ve nyala gibi birçok antilop çeşiti ile birlikte zürafa, su aygırı, düğmeli domuz, bayağı zebra, çita, sırtlan ve Afrika yaban köpeği yaşamaktadır. Ülke genelinde deve kuşu ve flamingo kuş türleri içerisinde önemli bir yer tutmakta olup, kıyı kesimleri ile küçük adalarda koruma altında bulunan penguenler yaşamaktadır.


Güney Afrika çokkültürlü bir ülke konumundadır. Birçok kültüre sahip topluluklar iç içe yaşıyor olsa dahi geçmişte uygulanan ancak günümüzde geçerli olmayan Apartheid politikaların bir sonucu olarak kendisini belli bir gruba üye hissetmekte ve bu farklı gruplar birbirinden ayrı alanlarda yaşamaktadırlar.

1991 yılına kadar Güney Afrika Cumhuriyeti anayasası toplumu dört büyük sınıfa ayırmaktaydı ve bu gruplar siyahlar, beyazlar, renkliler ve Asyalılar olarak adlandırılmaktaydı. Günümüzde söz konusu yasa maddesi anayasa da artık yer almasa da, birçok Güney Afrikalı kendisini bu gruptan birine üye olarak hissetmekte, devlet tarafından yapılan belli istatistiklerde de bu kategoriler hala kullanılmaktadır.[13]

Ülke nüfusunun yaklaşık olarak %80,2'sini oluşturan siyahlar, Güney Afrika'da çoğunluğu oluşturmaktadır. Renkliler olarak adlandırılan grup %8,8 ile en kalabalık ikinci nüfusu oluştururken, beyazlar %8,4, Asyalılar ise %2,5 oranı ile diğer grupları oluşturmaktadır.[12] Ülkede çoğunluğu oluşturan siyahlar ise yine kendi içerisinde farklı etnik gruplara ayrılmaktadır. Buna göre ülke genelinde Zulular, Xhosalar, Basotholar, Vendalar, Batsvanalar, Tsongalar, Svaziler ve Ndebeleler başta olmak üzere farklı etnik gruplar yaşamaktadır.[13] Ayrıca ülke genelinde çoğu yasadışı bir şekilde Zimbabve'den gelen mülteciler yaşamaktadır.

Güney Afrika'da yaşayan beyazların çoğunluğunu bölgeye özellikle 17.yy'den itibaren göç eden Hollandalı, Alman, Fransız ve İngiliz göçmenlerin neslinden gelen kişiler oluşturmaktadır. Güney Afrika Cumhuriyeti bu özelliği ile Afrika kıtasında en çok Avrupa kökenli kişiyi barındıran ülke konumundadır. Ancak son yıllarda ülkede yaşayan beyazların oranında düşük yaşanmaya başlamış, 1990'lı yıllardan itibaren bir milyona yakın beyaz Avrupalı ülkeyi terk etmiştir.[14]

Renkliler olarak adlandırılan grubun üyeleri genellikle beyaz Avrupalılar ile yerliler veya kölelerin neslinden gelen melez topluluklardır. Bu tanımlama sömürge dönemi ile Apartheid döneminde ten renginden dolayı kullanılmış bir kelime olarak dile yerleşmiştir.

Asya kökenli nüfüsun çoğunluğu Hindistan'dan gelen topluluklar oluşturmaktadır. Bu kişiler özellikle 19.yy ortalarında sözleşmeli işçi olarak şeker kamışı tarlalarında çalıştırılmak üzere ülkeye getirilmiştir. Hintlerin haricinde de Çin kökenli nüfusta ülkede yaşamaktadır.

Güney Afrika Cumhuriyeti'nde Apartheid döneminin sona ermesi ile birlikte resmi olarak on bir ulusal dil belirlenmiştir. Buna göre İngilizce, Afrikaanca, Güney Ndebelece, Güney Sothoca, Kuzey Sothoca, Svatice, Tsongaca, Tswanaca, Vendaca, Xhosaca ve Zuluca. Bu kadar çok resmi dil özelliği ile Güney Afrika Cumhuriyeti dünya üzerinde Bolivya ve Hindistan'dan sonra en çok resmi dile sahip ülkelerden biri konumundadır. Ülke nüfusun %60'ı yakını Afrikaanca dilini anadillerinden biri olarak kullanmaktadır. Özellikle beyazlar ve renkliler olarak sınıflanan gruplar arasında Afrikaanca önemli bir yer tutmaktadır. Bunun haricinde 2011 resmi verilerin göre nüfusun %22,7'si Zuluca, %16'sı Xhosaca dilini konuşurken İngilizce nüfusun sadece %9,6'sı tarafından anadili olarak konuşulmaktadır.

Ülke Afrika kıtasında Avrupa dili olmayan dillerin rahat bir şekilde konuşulduğu ve resmi dil olarak da kabul görülen ender ülkelerden biri konumundadır.

Ülke genelinde nüfusun %79,7'si hristiyan dinine mensuptur. Burada protestan mezhebine göre inancını yaşayanların oranı %36,6 olarak ifade edilirken, katolik mezhebine inananların oranı %7,1 düzeyindedir. Diğer hristiyan mezheplerine göre inancını yaşayanların oranı ise %36 seviyesindedir. 2001 verilerine göre ülkede islamiyet dinine inananlar %1,5 ile düşük seviyede bulunmakta olup, müslümanlar Güney Afrika Cumhuriyeti'nde azınlıkta yer almaktadır. Güney Afrika'da nüfusun %2,3'ü diğer dinlere inandığını beyan ederken, %15'i herhangi bir dine inanmadığını, %1,5'i ise dini ile ilgili bilgi vermek istemediğini ifade etmiştir.

Ülke genelinde suç oranları yüksek düzeyde seyretmektedir. Emniyet verilerine göre Mayıs 2008 ile Mayıs 2009 arasında 2,1 milyon şiddet içerikli suç dosyası oluşturulmuştur.[17] Güney Afrika dünya genelinde suç oranlarının en yüksek olduğu ülkelerin başında gelmektedir. Dünya genelinde sadece Kolombiya'da daha yüksek suç oranları bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler'in verilerine göre 1998 ile 2000 yılları arasında ülke ateşli silahlar ile ölümde, tecavüzde ve yaralanmalarda en üst noktada yer almış, cinayetlerde ikinci ve hırsızlık olaylarında da dünya genelinde dördüncü sırada yer almıştır. 2001 yılında açıklanan verilere göre Nisan 2000 ile Eylül 2001 döneminde her güne 59 cinayet, 149 tecavüz olayı düşecek şekilde şiddet olayları yaşandığı belirtilmiştir. Dönemin Güvenlik Bakanı ise yaptığı açıklamada bundan sonra bu tip verilerin uygun olduğu takdirde yılda bir kez açıklanacağını ifade etmiş, bu şekilde toplumun moralini bozacak verilerin gündeme getirilmemesinin hedeflendiğini açıklamıştır.[18] Toplum arasında oluşan sosyal farklılıklar ile zengin ile fakir toplum arasında yaşam tezatlığı ve çelişkisi ile yüksek işsizlik oranları bu durumların yaşanmasında başlıca sebep olarak gösterilmektedir.[19] Günümüzde suç oranlarında aşağı yönde gelişmeler gözlemlense de, hala yüksek düzeyde olduğu kabul edilmektedir.